1950'lerde
yazdığı ve fotokopileri elden elde, kuşaktan kuşağa dolaşan efsanevi Mona Roza bile tek başına onun ne kadar büyük bir şair olduğunun kanıtıdır.
"Mona Roza", Türk şiirinin en görkemli "imkânsız aşk" şiirlerindendir. Sezai Karakoç, biraz da o "imkânsız aşk"ın etkisiyle evlenmez.
Tam 50 yıl boyunca yayımlamaktan kaçındığı Mona Roza adlı kitabını ancak 1998'de okur karşısına çıkarır. Yeryüzünde kitap biçimini almadan bu kadar uzun bir süre sadece fotokopiyle çoğaltılarak bu kadar çok kişiye ulaşmış bir başka kitap var mıdır, bilinmez.
Şiir adına söz alınan her ortamda, ne zaman eski günlerden, unutulmuş aşklardan, efkârdan, melankoliden söz açılsa hemen topluluk içinden biri sessizce Mona Roza'nın başlangıç dizelerini okumaya başlar.
Karakoç'un 19 yaşında yazdığı bu şiiri, niçin 1998'den önce kitap biçiminde yayımlatmadığı konusunda tatmin edici bir açıklama yoktur. Söylenen her şey, bir varsayımın kıyısında dolaşır.
Ece Ayhan'a göre, 'pingponglu bir aşk kırgınlığı onu mecnun kıldı: Mona Roza. Kafasındaki kıza ihanet etmemek, derviş olmak için hiç evlenmedi.'
"Ping-Pong Masası" şiirinde raketlere vuran topun çıkardığı tekdüze tak tak sesleri, dolayısıyla şairin beyninde bir saatin tik takları gibi, bir ping-pong topunun tak takları gibi tekdüze acılı düşünceler. Ve bir sevda, ve sevdası tek yanlı, aşkı umursanmayan bir Sezai.
Muazzez Akkaya, okulda pinpong yarışması birincisidir.
"Mona Roza", Türk şiirinin en görkemli "imkânsız aşk" şiirlerindendir. Sezai Karakoç, biraz da o "imkânsız aşk"ın etkisiyle evlenmez.
Tam 50 yıl boyunca yayımlamaktan kaçındığı Mona Roza adlı kitabını ancak 1998'de okur karşısına çıkarır. Yeryüzünde kitap biçimini almadan bu kadar uzun bir süre sadece fotokopiyle çoğaltılarak bu kadar çok kişiye ulaşmış bir başka kitap var mıdır, bilinmez.
Şiir adına söz alınan her ortamda, ne zaman eski günlerden, unutulmuş aşklardan, efkârdan, melankoliden söz açılsa hemen topluluk içinden biri sessizce Mona Roza'nın başlangıç dizelerini okumaya başlar.
Karakoç'un 19 yaşında yazdığı bu şiiri, niçin 1998'den önce kitap biçiminde yayımlatmadığı konusunda tatmin edici bir açıklama yoktur. Söylenen her şey, bir varsayımın kıyısında dolaşır.
Ece Ayhan'a göre, 'pingponglu bir aşk kırgınlığı onu mecnun kıldı: Mona Roza. Kafasındaki kıza ihanet etmemek, derviş olmak için hiç evlenmedi.'
"Ping-Pong Masası" şiirinde raketlere vuran topun çıkardığı tekdüze tak tak sesleri, dolayısıyla şairin beyninde bir saatin tik takları gibi, bir ping-pong topunun tak takları gibi tekdüze acılı düşünceler. Ve bir sevda, ve sevdası tek yanlı, aşkı umursanmayan bir Sezai.
Muazzez Akkaya, okulda pinpong yarışması birincisidir.
*Mona Roza Tek Gül anlamına gelir.
Bir rivayete göre... Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır.. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz.. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´ a arzeder..Fakat reddedilince çok üzülür.. Okullar tatil olur.. Muazzez hanım Geyve´ de yazlıkta kalmaya başlar.. Sezai Karakoç' ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar.. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder..Ona şiirler yazar. Mona Roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek Muazzez Akkayam ismi ortaya çıkar. Gel zaman git zaman.. Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır..Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç Mona Roza şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri ard arda okur.
Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin
gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık
kuş merhamet ister
Ah, senin
yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah
güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek
bakar tavşanlar dağa
Mona Roza,
bugün bende bir hal var
Yağmur iğri
iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı
kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni
görmemeliyim
Bir bakışın
ölmem için yetecek
Anla Mona Roza,
ben bir deliyim
Açma pencereni
perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar
güneş aydınlığa
Bir nişan
yüzüğü, bir kapı sesi
Seni
hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin
ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her
vahşi çiçekte gurur
Bir mumun
ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu
sallar da durur
Zambaklar en
ıssız yerlerde açar
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar
çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden
belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde
geziyor gibi
Ellerin,
ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir
söndü lambalar
Uyu da turnalar
girsin rüyana
Bakma tuhaf
tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de
çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin
incirlerine
Kiminin rengi
ak, kimisi sarı
Ahh! beni
vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir
incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir
kuşlarının bakışlarında
Hayatla
doldurur bu boş yelkeni
O masum
bakışlar su kenarında
Ki ben Mona
Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz
dinlemedin benden türküler
Benim aşkım
uymaz öyle her saza
En güzel
şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın
bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul
et itirafımı
Bir soğuk, bir
garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı
her tarafımı
Artık inan bana
muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar
sabırla olgunlaşırmış
Bir gün
gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler
niçin yaşarmış
Yağmurlardan
sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu
kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can
verir bir gülümsesen
Bir tüy ki
kapalı gece ve güne
Altın
bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin
gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık
kuş merhamet ister
Aaahhh! senin
yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah
güller, ak güller
Sezai
Karakoç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder